22 Ocak 2011 Cumartesi

BOLU/GÖLCÜK

GENEL:
Evet, herhangi bir nedenle Bolu istikametine gittiğinizde veya Ankara’dan bir hafta sonu, muhteşem bir tabiat manzarası ve çam ağaçları ile kaplı bir yerde bulunmak isterseniz, kısa sürede, yani iki-iki buçuk saat civarında gidebileceğiniz bir yer ararsanız, Gölcük ideal. Bu güzelliği: kışın’da yaşayabilirsiniz. Karlar üzerinde, mangal yakabilirsiniz. Belki de, göl’ün buz tutmuş yüzeyini görebileceksiniz ama kesinlikle, bu buz tabakasına üstüne çıkmaya kalkmayın, gözümüzün önünde, bu buz tabakasının kırılması ile gölün sularında kaybolan insanları gördük. Küçük keyfler, ızdırap haline gelmemeli.

Yanlız bilmelisiniz ki, Gölcük hafta sonları ve tatil günlerinde çok yoğun. Bolu halki yanında, çevre yerleşim yerlerinden gelen yoğun bir insan trafiği var, yani bunu göze almanız gerek. Kalabalık.


ULAŞIM:
Ankara yönünden otobana girdiğinizde, yaklaşık 125 km. sonra, Bolu-Doğu şehir girişinde, sağınızda Çimento Fabrikasını gördükten bir süre sonra çıkın. Normal karayolundan, yaklaşık 10 km. sonra Bolu şehir içine girin. Karacasu istikametinde ilerleyin, Gölcük-Seben-Kıbrıscık tabelalarını takip ederek, asfalt yanlız oldukça dik ve virajlı bir yoldan ilerleyerek, 15 km. sonra Gölcük’e varacaksınız. Yanlız dikkat, yol asfalt olmasına rağmen, çok dik ve virajlı. Her ne kadar, Gölcük çevresinde yapılaşmaya izin verilmese de, yol üzerinde büyük miktarda yapılı konut olduğunu ve ormanın nasıl işgal edildiğini göreceksiniz. Bunun yanında, örneğin kuşburnu tadını sever iseniz, yol kenarlarından toplayabilirsiniz. Ayrıca; çıkışta solda, inerken sağda, bir çeşme göreceksiniz. Buradan, Bolu’nun meşhur kökez suyu akmakta, mutlaka tadın ve hatta yanınızda var ise, mevcut kaplarınızı da doldurun, bu suyun tadı muhteşem, doyamassınız.
Göle vardığınızda, aracınızı otoparka bırakmanız gerekiyor, giriş ücretli. Göl çevresinde araç ile dolaşmak veya park etmek mümkün değil.
Buranın yakın çevresinde konaklama şansı da yok. Buraya gelmeden önce, konaklama yerinizi mutlaka ayarlamanız şart. Burada çadır kurma gibi bir düşünceniz var ise, kesinlikle tavsiye etmiyorum, özellikle akşamları serin, tercih sizin.

GENEL:
Bu göl; Bolu Orman İşletmesinin yaptığı suni bir göl. Tamamen doğal gibi gözükmesine rağmen, suni. Yapılış amacı: gölün alt kısmında bulunan ormanlık alanda herhangi bir yangın tehlikesine karşı önlem. Gölün çevresi; çam ve köknar ağaçları ile kaplı, ormanlık bir alan. Bu alanda; yaban hayatı süregelmekte. Gölün deniz seviyesinden yüksekliği; 950 metre. Dediğim gibi yapay bir göl. Bir zamanlar, bu göl üzerinde, gölün yüzeyini tamamen kaplayan bir yosun türü gelişmiş, çeşitli önlemler alınarak engellenemeyince, göl suları tamamen tahliye edilip, gölün zemini temizlenmiş. Zemine çakıl taşları döşenmiş ve yeniden su tutularak, göl eski seviyesine getirilmiş. Gölün bir tahliye kapağı var, yürüyüş parkuru üzerinde, dikkat ederseniz görebilirsiniz.
Ayrıca; hava durumuna bağlı olarak, bazen çok kısa sürede muhteşem bir sis çökmekte. Bu anlarda, göz gözü görmüyor, ama sis fazla kalmadan yine hızla çekiliyor.
Buranın en büyük özelliği; her türlü resim ve çekimde görülen, ahşap bir yapı. Özellikle, bu yapının su yüzeyine yansıyan görüntüsü muhteşem. Burası; Orman Bakanlığına ait bir misafirhane. Ama yanlızca bürokratların kalması mümkün.
Göl çevresini çepe çevre dolaşan patikada mutlaka yürüyüş yapmalısınız. 1350 metre uzunluğunda. Yürüyerek rahatlıkla gezilebiliyor. Özellikle, Misafirhanenin arka bölümündeki parkurda, orman içinden gelen suların sesini duyunca, orman havasının güzelliğini teneffüs edince, tam anlamı ile tabiatın tüm güzelliklerini hissedeceksiniz. Bazen ve özellikle, sabah erken ve akşam gün batımından sonra, orman içinden yükselen yaban hayatı canlılarının seslerini duyacak, hem ürkecek, hem de keyf alacaksınız. Çünkü, belki de, daha önce hiç duymadığınız sesler bunlar. Bu arada, yürüyüş yaparken orman içinde fazla ilerlemeyin, çünkü tam bir güvenliğin mümkün olmadığını düşünüyorum. Yürüyüş parkurunda ve piknik alanlarında bulunmanızda yarar var.
Yürüyüş yaptınız, yoruldunuz, aslında o kadar güzel bir manzara var ki, gerçekten yorulmayacaksınız. Yine de, bol miktarda ağaç piknik masası ve oturma yeri var. Yanınızda piknik malzemesi getirdi iseniz, bu masaları kullanarak harika bir piknik yapabilirsiniz. Hayır, herhangi bir malzemeniz yoksa, gölün hemen girişindeki kır gazinosundan yararlanabilirsiniz. Burada, gerek yemek ve gerekse çay vs. gibi içecekler var. Yemek olarak ne tavsiye edebilirim, sizin aklınıza sanırım alabalık geliyor. Ama bilin ki, burada size sunulan alabalık, bölgede bolca bulunan alabalık çiftliklerinden gelen balık, yani doğal ortamda yetişen alabalık yeme şansınız yok. Ayrıca, balık tutma merakınız varsa, gölde değişik bir tür balık var. Bunun yöresel adı, hollanda sarısı. Özelliği ise, sudan çıktıktan uzun zaman sonra bile, canlı kalabilmesi, yani dayanıklı bir balık. Yanlız, çok kılçıklı ve lezzetli değil. Avlanmak mümkün. Orman İşletme görevlilerine belli bir ücret ödemeniz karşılığında balık tutabiliyorsunuz, ama dedim ya çıkan balık pek makbul değil, tercih sizin.
Kışın, işte buranın yazı da güzel, kışı da güzel. Kışın 40 cm. civarında kar birikiyor. Gölün yüzeyi, çoğu zaman buzlu. Ama, buraya ait anlatılan hikayelerin çoğunluğu: bu buz tutmuş göl yüzeyinde, özellikle heyecan arayan gençlerin, buz zeminin kırılması sonucu suya düşmeleri, bazen kurtulmaları ama çoğu kez kurtulamamaları üzerine. Lütfen dikkat, göl yüzeyindeki buz tabakaya güvenmeyin, aksi halde buz kırıldığında düşebileceğiniz göl sularından kurtulma şansınız çok küçük.


İşte böyle, Bolu’da Abant ve Yedigöller yanında, Gölcükün de kendisine has bir güzelliği var. Buralardan geçerseniz mutlaka uğrayın. Büyük şehrin kalabalık yaşantısından bıktı iseniz, küçük bir kaçamak ihtiyacınız varsa, kısa zamanda ulaşabileceğiniz muhteşem bir tabiat ve manzara sizi bekliyor Gölcük’de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder